keyfine BaK
 
  ferdiii?
  maçççç
  d j ol
  bayanlar için namaz
  Ana Sayfa(frdi)
  ziyaretçi defteri
  resimlerim
  mutlaka izle
  mutlaka bakk
  hiphop
  hunji gurmancin
  islamiyet ne dir
  بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّح&
  karışık resimlerrr
  kahrolsum kemalizim
  sözler resimler
  KAHAROLSUN DEVRİMCİLİK
  mutlaka oku
  sagopakajmer in hayatıı
  din nedir
  rap
  ^komik
  xxxxxxxferdixxxxxxxxxxx
  MODİFİYE NEDİR???
  Hazırlayan ve sunan
  face book
  face book
  karışık resim
  komik
  Gs
  gta vidioları
  GTA SAN ANDREAS oyunhileleri
  fıkralar
  mücahitler
  ????????????
  HaMaS
  KoMiK2
  smackdawn
  SAgoPa K.
  Rap2
  K.yelleri
  o?o?
  (ALLAH)
  duaa
  oyunlar
  oyunlar1
  ilahi
  film
  sohpett et
  panao
  KURAN -KERİM
  O?O?o?
  RAPP*
  hesap
  istekk
  hava durumu
  tv zamanı
  bugün ne izlicem
  takvim
  s.a
  h yazı
  deprem
  oyunlar3
  haber ler
  saat
  test
  fark
  grafikler
  arkadaşına tavsiye et
  ara
  sözlük
  yazı
  zz.et
  bak k
  namaz vakti
  msn
  akka
  (()))
  sayaç
  esma-ül hüsna
  filistin kardeş israil kalleş
  yazı()()()())(((
  bilgi
  Top liste
  put kemal
  oyun makinesi
  film izle
  msnnnn
  yorum yap site hakkında
  google
  oyunlar7
  film izle3n
  ön izle
  radyoo
  sdass
  sık kullananlar
  media player 8
  media player 9
  media plaayer 10
  türkiye
  dünya haritası
  yazz
  KUR-ANİ KERİM
  ORJV
  nick oluştır
  yazı yaz
  oku
  slayt
  reme yazı yaz
  ................
  arabalar
  slayt yapp
  Yeni oyun lar
  Yeni sayfanın başlığı
mutlaka oku
Peren Birsaygılı
Peren Birsaygılı
 
Karakter boyutu : Normal Büyük Daha Büyük En Büyük
İslami sosyeteye tepki!

 

Şuana kadar defalarca tekrar ettiğim gibi; Binlerce genç insan hayatlarına Müslüman olarak devam etmenin kendilerini haksızlıklar karşısında sessiz kılacağını düşündüğünden İslam dininden uzaklaşarak, sol ideolojilerin çatısı altında dile getirmeyi tercih ettiler isyanlarını.

 

Ve sosyalist düşüncenin bu denli taraftar

ebubekir
07 Haziran 2009 16:15

islam´i seslendiren ve seslendirirken farkli sesleri

"SANSÜR"leyenler var bu camianin icinde..

farkli ideoloji taraftarlarini sansürcü ilan eden sözüm ona islamcilar,hangi akla hizmet ettigi bilinmez bir zaaf ile "islam düsüncesi"adina sözü olanlarin yorum ve tespitlerini

"SANSÜR"leyerek yasakciligin dik alsini uyguluyorlar..

hakaret,tehdit,santaj vs.türü yorum ve elestirilerin yayinlanmiyor olmasi elbette anlasilir!

ya aksi?

"körler sagirlar,birbirlerini agirlar"misalinin göstergesi olmaktan öte gecmez diye

düsünüyorum..

yasakcidan fazla yasakci

olmak Vahy´in takipcilerine yakismadigini da belirtmek isterim..

Ihsan Hoca´nin tabiriyle ifade edecek olursak,

"din´in afyon yüzü"nün bir diger yanida iste bu yasakci/sansürcü uygulamalardir..

Kisi/cemaat kendini "FIRKA-I NACIYE" den görmeye basladigi andan itibaren geriye dönüs baslamistir..islam cografyasi üzerinden bir türlü kalkmayan "KAOS" aslinda

"topuklari üzerine geriye(putperestlige)dönen

müslümanlarin beyin fukaraligindan kurtulamadiklarinin

da delilidir..

"gezdim diyari islami gördüm harabeler"diyen(90 yil evvel)M.Akif dindaslarini(diyari islami) bugün görmüs olsaydi kimbilir nasil feryad ederdi..?

mesut
06 Haziran 2009 13:15

kendileri babaları tarafından çocukları da kendileri tarafından

putperest /kafir ilköğretim zihin iğfal edilme sürecinden geçirilmiş toplumda sağlıklı müslüman ca düşünce ve davranışların bulunması muhaldir.Birkere tabii akletme melekesi dumura uğratılmıştır.Pusula batıya yatlanmıştır kuzey diye gösterdiği yön batıya küfre yöneltmektedir.Rabbimiz akletmemizi emretmektedir.Aklı olmayanın dini yoktur,kişinin dini aklı kadardır bu öneriler

nedemek istiyor. bunlar kavranmadan herşey nafile sadece

nefsani akıl dışı konuşmalardan ibaret."dilce susulup bedence konuşulan bir çağda kelimelere düşer birşeyleri açıklamak" demiş şair hangi kelimelerdi onlar bilen varmı?Hakikat aranmakla bulunmaz ama bulanlar arayanlardır.ARIYORMUYUZ

alifurkani
05 Haziran 2009 22:01

Sahabe, Atlar, Hanlar, Malikaneler;Bugün Kapitalist olan Gönüllüler(Amerikanın Barış Gönüllüleri değil)Dün Takipçileri oldukları Masum Sahabelerinden bu örneği edinmiş olmasınlar!Altınları baltalarla kesilen Abdurrahman, atları, konakları sayılamayacak kadar çok olan İkili, Rebeze'de açlıktan ölen Ebu Zer!Sahi sizin Masumlar çok masumca Kapitalist oluvermişler.Afiyet olsun!

suLtanahmet
05 Haziran 2009 15:51

selam

dünya nüfusu çok büyüktür. ayrı ayrı milletlerden ayrı renklerden ayrı inanışlardan dır insanlar. dünya insanları bu kadar çok ve karmaşık olmasına rağmen. sadece üç çeşit insan vardır. 1. insan soyundan olan insanlar

2. insan soyundan olduğunu söyleyip de fakat insan soyundan olmayan insanlar.

3. insan soyundan olmayıp olmadığını da gizlemeyip açıkça söyleyen insanlar.

bunların arasında gitmeler gelmeler her an olabilir.

1. çeşit insan doğrulardan yanadır doğruları bünyesine sindirmiş ve tüm yaşamını bunun üzerine inşaa etmiştir.

2. çeşit insan doğrulardan yana olduğunu söyleyip hatta öyle yaşayıp öyle davranabilen hatta doğrudanda daha doğrucu olabilen fakat uygun ortamı bulduğunda hemen kıvırabilen . iki yüzlülülğünü, sahteciliğini, samimiyetsizliğini ve asalaklığını büyük bir ustalıkla gizleyebilendir.

3. çeşit insan ise doğruların tamamen karşısında olup bunu kendine yaşam biçimi yapmış olan ve karşısına çıkacak olan insan çeşitlerine korkusuzca gaddarca ve zalimce davranarak onların açık açık düşmanı olduğunu bildirir. bu çeşit kötülüğün açıkça temsilcisi ve darbesidir.o bir nükleer reaktördür.

enderol
05 Haziran 2009 14:57

Burada insanların zenginliğini tartışıyorsak öncelikle; "zenginin malı züğürdün çenesini yorar" diye bir atasözümüz vardır bilmem bilirmisiniz? İkinci olarakta zenginlerin tüm kazancını Zekat olarak vermesi farz değildir bildiğim kadarıyla 1/40 farzdır. Üçüncü olarak kazancının helal olup olmaması konusunda insanları yargılamak ne derece doğru bir sui-zandır? diğer bir taraftan hiçbir insan İslamı temsil etmez, herkes kendini temsil eder ve sadece "Müslüman" olur. İslam da örnek alınması gereken kişi Hz. Muhammed ve Kuran’ı Kerimdir. Neden hatalı Müslümanları görerek İslamdan soğuyalım ki! Müslüman olmayanların da hatası olabilir. ve son olarak; Müslüman hakkını arar, Hz. Muhammed’in bir sözü “Hakkın dile getirilmesi gereken yerde susan, dilsiz şeytandır”.

Gürsel
05 Haziran 2009 14:54

Başında 250 milyonluk eşarpla zengin sofralarında iftar edenlere yuh olsun. Yanlışsam lütfen düzeltin: İnsanların en aşağılık olanı ,din kisvesi altında dünya menfaati sağlayandır (Bakara suresi) diyen bir dini savunduğunu söyleyen ve layık olmayan ne olduğu belli olmayan yahudimi,mason mu kişilere bu ülke insanı yıllarca kulluk etti.Şimdi bu insanlar bu ülkenin başında ve birbirlerini karalıyor.Demekki dinsiz diye suçladıkları pek çok insan bunlardan kat kat müslümanmış. En azından insan sömürmediler,sürüldüler,öldüler.Ama vatanı satmadılar. Lafım anlayana.

Bedir KUŞ
05 Haziran 2009 12:21

ALIN TERİNİ SÖMÜRMEK

Beni de derinden sarsan "burjuvazi sınıfına" özenen ve onlardan farksız bir biçimde yaşamlarını sürdüren "sosyete müslüman" kesimi değil mi? Dini kendine ticari geçim kaynağı gören, Kur'anın ayetlerini menfaat ve makamları için yorumlayanlardan daha zalim kim olabilir ki? İşcinin alın terini sömüren, hakkını tam olarak vermeyen, acımasız ruh halini üstün meziyet görenler kendilerini nasıl peygamberin ümmeti olarak göreceklerdir? Cenneti mü'min kullarına can ve mal karşılığında satttığını açıklayan ve cennete talip olan mü'minlerin tavır ve davranışları çok ama çok düşündürücü değil mi? Oysa ki; Rabbim bizlerden kendisinin emaneti olan canı ve malı kendi emirleri doğrultusunda harcama yapılmasını istemektedir.

İslamda sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı unutanların yüzünden malesef bunalımlar hızlı bir biçimde yaygınlaşmaktadır. Müslümanlar parayı amaç olarak kullandıkları sürece zillet içerisinde yaşamaya mahkumdurlar.

Bu nedenle Kur'an özümseyerek yeniden okumak ve yaşamımıza uygulamak zorundayız.Hal ile yaşamayanın kal ile etkili olmayacağını Rabbimiz "ey iman edenler niçin yapmadığınız şeyleri söylersiniz, Allah'ı da en çok gazaplandıranlar yapmadıklarını söylemeleridir" buyurmaktadır.

Sevgili Peren Hanım, güzel yazınızdan dolayı sizi tebrik ediyorum. Allaha emanet olun.

suLtanahmet
05 Haziran 2009 11:57

selam

bir de bu mal mülk para menfaat işlerinde kıskanmanın da rölü büyüktür. kötülük gelir insana gaz verir onun var senin yok der bak onun ne güzel evi var senin yok, mesela bak onlar yeni koltuk almışlar bilmem kaç lire benim yok hemen gidip alayım bende ondan aşa kalmıyayım. yada alamadıysam gkötüleyim koltuğunu ne biçim koltuk kumaşı ne biçim. veya bir bisafir gittiğinde çocuğunu üstüne işet veya kumaşını yırttır. kötülük maülesef insanları kışkırtmak için hazır beklemektedir. bayan bayana çok bakar mesela. birde birbirini kıskanır. kıyafitini güzelliğini güzellik allah vergisidir oysa geri alamazsın. zenginlikte aslında allah vergisidir. istediğine malı mülk nasip eder allah istediğine evlat. çocuklarını da kıskanır insanlar. aslında bunları hep kötülük yapar. insan ona kanar. yanı bu para mal mülk işlerinde kıskançlığında payı büyüktür.

tabi gerçekten cinrilikle malı biriktiren ve saklayanlar da yok değildir. ama onlar kendi sonlarını hazırlıyorlar. cimrilik insanı helak eder. dünyadan kökünü kazır. eleştirilerimizde bir şeyi yapmaya çalışırken diğer bir şeyi yıkmamaya özen göstermek daha doğru olur. herkesin iyiyle kötüyü ayırdedecek anlayış kazanmaya çalışması en güzeli heralde.

iyi günler.

ebubekir
05 Haziran 2009 11:09

Islam:baglilk

Din:ilke

Müslüman:baglanan

ise;

Allah katinda belirlöenmis"ilke" "bagliliktir"..bu baglilk ancak belirlenmis yola baglilk ise gecerlidir..

bütün"yollar"ahirete cikiyor..

bu yollardan bir tanesinden gelenler"cennet"ile müjdeleniyor!

cennet ile müjdelenen yol

"sebilillah"..

bahsi gecen solcu gencler,

bilerek,

isteyerek,

baski altinda kalmadan tercihlerini kullandilar..

kisinin,dindarlari bahane ederek "islam" hakkinda yanlis kanaate varmis olmasi kisiyi sorumluluktan kurtarmaz..

"andolsun ki,bir Qur´an´i ögüt ve ibret icin kolaylastirdik..

"düsünen mi var?"

(kamer/17/22/32/40)

Mehmet UFUKALP
05 Haziran 2009 10:01

İslam Hazreti Rasulullahtan sonra toplumun hazımsızlığı sebebiyle Ehli Beytin yönetimi ele alamayışı ile bir sarsıntıya maruz kaldı. Raşit halifelerden bazıları samimi olmalarına karşılık yönetim hataları sonucunda emevilere yönetmide pay vererek islami yönetimin dejenere olmasına sebep oldular. Yönetime ayak atmış emeviler bütün hile ve desiseleri ile yönetimi tümüyle ele geçirmelerinden sonra islamın toplumda geçerliliği büyük ölçüde yara aldı. Emevileri takip eden Abbasiler ve en son Osmanlılara kadar bu durum böyle devam etti. İslamın hükümleri saltanata dokunmayacak şekilde ayarlanmaya çalışıldı.

Batıdan rönesans ve reformla doğan medeniyet İslamı özünden sapmış bir şekilde uygulamaya devam eden saltanat rejimlerini sarsmaya başladı. Batı medeniyeti islam topraklarında batı medeniyetini benimsemiş kadrolar oluşturarak saltanat rejimlerine son verdi ve kendi medeniyetini islam dünyasına dayattı.

İşte mevcut müslümanlar, İslamın saltanatla yolundan alıkonmuş, batı medeniyeti ile de yolunu şaşırmış şaşkınlarından oluşmaktadır. Bizler de bu şaşkınlara bakarak ya islama ya da müslümana yükleniyoruz. Bu yüklenmede haklılık payımız olsa bile bu insanları bu hale getiren yönetimlerin hiç mi suçu yok. Sanki içinde yaşadığımız toplumda islamın bütün toplumsal yönleri bu insanalar verilmişte buna rağmen bu insanlar kötü olmuş gibi.

özgür akıl
04 Haziran 2009 19:20

"Ebu leheb iktidarları"Bu ne muhteşem anahtar,bu sözcük karşısında açılmıyacak hangi tür kapı düşünülebilir.Aşkın bir dil,dilin bizatihi kendisi otoriter,önünde saygıyla eğilmemek kimin haddine,belki "Hüküm Allahındır"diyen Harici mantığa,"Doğru söz ama batılı kastediyor"diyen Hz.Ali leri bekliyeceğiz.Bel ki bu bütüncül doğrudan "Sosyalizim "saçmalığına nasıl ulaştınız diyecek "Hz.Aliler"bekliyeceğiz."

"Problemin"islamiliği bir kez kabul edildimi,bak işte islam çözemiyor biz sosyalist olalım önermesi meşruluk kazanımırmış.Belki,roleks saat takan,kartipi lastiklere sahip lüks arabalarla şehir içinde tur atan maganda kılıklı batı tipi tüketim tarzını benimsiyen lumpe

n müslümanlardan yola çıkarak sermaye "haramdır"önermesi meşruluk kazanırmış,belki FHKC nin marksist filistinli kurucu lideri corc Habbaşın ortadoks bir aileye mensubiyeti bile,sorunun islamileştirilesinden sonra kutsal savaşa dönüşümü farklı bir boyut kazanacakmış,belki kıbrıs barış harekatının tarihsel,sosyolojik,iktisadi yönü bile enterne edilip,sevgili erbakanı bile mücahid yapacakmış.Olsun ne gam,bu dine, bizlerin hertürlü ideolojik kurgusunu onaylıyacak gerekli emri verdikten sonra varsın "peygamberimiz"bizden şikayetçi olsun!..NE GAM........................................................................................

suLtanahmet
04 Haziran 2009 16:47

bölüm-3

sadaka zekat infak sadece mallada olmaz. insan başka bir insanla ilgilenmesi ona vakit ayırması da bir sadakadır. selam vermek yüze gülmek örnek olmak. bir sadakadır. fitne çıkarmamak , kışkırtmamak, bozmamak, yıkmamak yapıcı olmak, çalışmakta ta ibadettir. cimri olmanın ilk zararı insanın kendisinedir zaten. cimrilikle kendini yok eder insan. fazla cömertliklede müsrifliklede aynı şekilde kendini yokeder. öyleleri de vardır. art niyetli kötülüklerin anası şeytan hazır beklemektedir çünkü . azı kanaati cimriliğe doğru, çoğu cömertliğide aşırılığa müsrifliğe azgınlığa doğru sürüklemek için hazır bekler. insan iradesine darbeler vurur inisiyatifini kaybetmesi için uğraşır ve direksiyonu ele geçirmek ister. bunu çoğu zaman başarır da ama zavallı şeytan onunda aşamadığı bir çizgi olduğunun farkındadır. işte bu tek bir allahın çizmiş olduğuu çizgidir. insanın herşeyiyle koruma altında olduğu ve sadece doğruların yaşandığı yerdir orası.

doğrular koruma altında kimsenin bozmaya gücü yetmez.

suLtanahmet
04 Haziran 2009 16:30

bölüm-2

duymuşya borç veriyon zekata sayıyon. yani borç alıcak üstüne yatacak işte. alacaktanda zekat olurmu.parayı zaten kaybetmişin alamıyon ondan sonra bari bir işe yarasın hesabı zekattan kurtulalım bari. o para gitmiş yanlış tercihin yüzünden senin hatan yüzünden. zekat senin hatalarını telafi etme yerin değilki. orası da öyle. hele birde almaya alışmış insanlar türer. onlar hazırcılardır. çalışmadan emek harcamadan. düşünmeden, uykusuz kalmadan, yorulmadan kendi bedenini başkasına yüklemeyi gelenek haline getirmiş insanlar. şu para öyle bir şey ki insanlar bile alınır satilir. para konusnda konuşurken olay çok değişik yönlere gider. islamiyetin burada insanlara kazndırmak istediği cimri olmayın paylaşın bir kişinin yemeğiyle iki kişi doyar. şeytan insanı fakirlikle korkutur. korkmayın. veren kaybetmez kazanır. ama kimse de kimse de bir başkasının hesabını tutma lüksüne sahip değildir.

suLtanahmet
04 Haziran 2009 16:07

bölüm-1

doğryu bu kadar güzel bir şekilde yanlışa çevirebilirsiniz. bu anlayış yetersizliğinden ortaya çıkmaktadır. islam dininden bahsediyor herkes müslümanlıktan. bir çıkar savaşı gidiyor. menfatler çarpışıyor. menfaat dünyası denir ya. yazarımızı hiç eleştirmiyeceğim burada. herkesin kendi fikri. sadece yazdıklarını soru cevap olarak acaçağım. müslümanı parasını paylaşmadığı için aşağılıyor suçluyor karşısındakinin sosyalist olduğu zaman hak hukuk aradığı zaman onu suçlamamasını istiyor. ufaktan bir tehtid edip haraç alma pozisyonuna sokuyor ortamı. evet

adama malı emanetmiş kazandığı hepsi onun değilmiş bir kısmı fakir fukaranınmış. vermek zorundaymış. bu resmen başkasının malına göz dikmektir. insan kendi yetenekği gücü çalışmasıyla kazanabilceği düşüncesinden çıkarılıp, başkasının emeğine çalışmasına kazancına malına göz dikmesinden buna yönlendirilmesinden başka bir şey değildir. komşusu açken tok yatan bizden değildir dendiği zaman. sadece onu dışlayabilirsin sen arana almazsın. kendinden kabul etmezsin anlamındadır bu. gidip onun malına göz koy elinden malını al vur kır tehdit et. anlamında değildir bu. sen adama yükleniyon mesela niye nafaka vermiyosun zekat vermiyosun infak etmiyorsun diye sıkıştırıyorsun sen müslüman değilmisin diyorsun adama. farzedelim adamda diyorki evet ben müslüman değilim napıcan ozaman. veya adam yardımını bir başkasına yapmış tercihini başkasından yana kullanmış sana açıklama yapmak zorundamı. ben suna şu kadar infak ettim buna bu kadar yardım ettim. diye. bu konuyu bilinçli olarak irdeleyenleer bir gelişmenin önünü tıkamak köreltmek için bilinçli olarak bunu yapıyorlar. en eski birbirine düşürme takdiğidir çünkü bu. menfaat çıkar. adama borç para vermişin üç ay sonra verecem demiş. beş sene geçmiş vereceği yok. sana diyorki zekatına say işte nolucak. işine gelince müslüman oluyor yani. borcu yerine teslim etme sözünde durma. emanete hıyanet her şey var. hadi saydım dedin mesela. hemen başkası geliyor. bana borç verirmisin.

RÜŞTÜ ÖZDEMİR
04 Haziran 2009 13:31

Hep sorarız bu ülkede sol, komünizm nasıl olur diye. cevabı Peren'in yazısında. Bu yazıyı İhsan Eliaçık'ın son yazısı ile birlikte okuyun da bir görün. Bunca yanlış yola gitmiş insanın vebali günahı kime sanıyorsunuz.

cftc
03 Haziran 2009 23:27

islami sosyete diye bir kavram kabul edilemez.peren hanımın bunu bilmesi lazım.islama böyle bir ekleme yapılamaz.evet bir sorun var.müslümanlar maalesef seküler bir anlayış içindeler.sorunun çözümü kur'an'a ve sahih sünnete dönüştür.selam ile.

mehmet recepli
03 Haziran 2009 19:45

yazını dikkat ve ilgiyle okudum yazar kardeşim. doğru söze can kurban.Allah şaşırtmasın, Allah ıslah etsin.

Hakan
03 Haziran 2009 15:51

Zenginlere tepki gösteriyoruz, Ah keşke onlar bağış yapsa mal biriktirmese, mallarını dağıtsa diyoruz,

Nereye dağıtacak malını,

ilk fırsatta kendisi gibi zenginleşmek isteyen ve yatlar katlar tatiller hayali kuran fakirlere mi? Aynı israfı onlar da yapacak. öyle değil mi?

Bu sorun sadece Zenginlerden kaynaklanmıyor, Fakirlerden de kaynaklanıyor, onlar da onları örnek alıyor, herkes kendine bir rol model alır, Fakirler de Zenginleri Rol Model alıyor.

İslam Bu çelişkileri eleştirmekten daha ilerisini tavsiye ediyor. Tabi gücü olanlara..

kutlu
03 Haziran 2009 13:08

Bir olguyu eleştirmek, bir durum tespiti yapmak , içerden bir öz eleştiri sadedinde konuşmak mantık hatası değildir. "islami sosyete" diye tabir edilen bir zümre oluşması bir talihsizlik. Onların hayat tarzları ve kamuda boy gösterirken gümdeme geliş durumları eleştiriye çok açık.Ama bizim mahallenin örnek müslüman zenginleride yok değil,kimse onlara islami sosyete yakıştırması yapmıyor zaten. Varlıkla imtihan olupta imtihanını veren müslümanlara kim ne diyebilir, selam olsun. Yazarın temas ettiği asıl önemli nokta kötü örneklere bakan ve içerden olmayan bir takım duyarlı insanların bunlara bakıpta bumudur müslümanların sosyal adalet anlayışı ve hayata bakışı diyerek şahsa değilde bilmediği değerlere yabancılaşması. E ozaman bende soruyorum bunları görüpte kızacak olan ötekilere; bu kadarcık bir gözlemlemi fikir sahibi olunur hemde din hakkında o dinin sosyal meselelere bakış açısı hakkında çözümleri hakkında. hiç araştırmasınlarmı? hiç okumasınlarmı? madem bazı haksızlıklara isyan edecek kadar duyarlılar, boş beleş adamlara bi diyecek yok. Müslümanların sahip oldukları değerleri temsil noktasında zaten durumları ortada. yani kimse bu toplumun kahir ekseriyetine bakarak bazı noktalardaki duyarsızlığından ötürü ne islam dini hakkında fikir yürütsün ne eleştiri yapsın. En iyisi sizin gibi araştırsın kaynağına baksın biraz samimi gayretle zaten doğru bi noktaya varır.

Nazire
03 Haziran 2009 12:44

Peren ablacığım, senin o tüm duru, halis ve berrak, akarsular kadar çoşkulu, rüzgarlar kadar ruhumuzu okşayan iyi niyetine rağmen, biz bittik, mahvolduk, artık sıradan bir müslüman hüviyeti taşıyoruz..kimse bizi adamdan saymıyor..Cemaatlere öyle para mikrobu hakim olmuşki..beni görünce akıllarına sağılacak inek içeri geldi diye bakıyorlar..ay ay para ödemeliymişim, mantı günlerine katılmalıymışım. şehir olarak filan ülkedeki külliyenin açılışında görev almalıymışım..Diğer cemaat yapıyor bunları dediğimde..bizim onlarıda geçmemiz lazım..onların milyonlarca müridi oldu..her yerde adamları var..biz çok geride kalmışız diye..öyle bir telaş halidelerki..tüm cemaatler paranın ve malın sermayenin her problemi çözdüğünü farketmişler..hepsi para para deyip inliyorlar..parayla yatıp parayla kalkıyorlar..dinleri para olmuş bunların..günler düzenliyorlar..kermesler gırla gidiyor..en çok veren cennette en iyi yeri kapıyormuş..Peren ablacığım benim..ayrıca üstüne bir de Genel Müdürlük hediye bile ediliyormuş..çıldırmış bu insanlar..bu müslüman sıfatlı, yüzleri nur parlayan insanlar parayla tanışınca kimyaları bile değişmiş...İslam, dava, ihlas, halisen liechillah hakgetire...paran kadar rütben var ve o kadarda yetkili hale geliyorsun...Bu cemaatlere birdenbire noldu böyle, kıskançlıktan ar damarları çatlamış...kanaat önderleri para kelimesini biz mensuplara habire pompalayıp duruyor.. bizlerin simasında..para geliri getiren enayi damgası...yazıyor galiba.. ben ilk defa böyle şeyle karşılıyorum. küçük dilim tutulmuş halde nooluyor böyle deyip olan biteni anlamaya çalışıyorum. bize yahudi düşmanlığını 30 yıldır kulaklarımıza üfleyenler..Kurandan ayetleri önümüze koyanlar..şimdi kendileri yahudi olmuşlar.. onlar ne yapmışşsa aynısını yapıyorlar.. Yeni sloganımız şuymuş.. Yaşasın İslam Yahudileri.. İslam Musevi kardeştir.. ayrı gören kalleştir..

 toplamasının en büyük nedeni Kuran-ı Kerim’in ölü bir metin haline getirilmiş olmasıydı aslına bakarsanız.

 

Zira kitabının tek bir ayetinde dahi güçlünün güçsüze ya da zalimin mazluma karşı savunulduğuna rastlayamayacağınız ve bir ümminin vicdanından insanlığa seslendiği dönemde Kabe çetelerinin ya da Ebu Leheb iktidarların korkulu rüyası haline gelmiş olan İslam dininin, bir sermaye dini haline döndürülmesi ile oluşan boşluğa nüfuz etmişti sosyalist düşünce.

 

“Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyecek kadar büyük hassasiyet sahibi ve bir hasırın üzerinde uyuyacak kadar mütevazı bir Peygambere rağmen, din üzerinden kişisel servet yığanlara duyulan tepki nedeniyle tutunabilmişti bu topraklarda.

 

Issız bir çölün ortasında toprağa gömülen Ebu Zer el Gıfari’i ile beraber rafa kaldırılan Kuran ayetlerin eksikliğinden doğan ihtiyaca cevap verdiği için güçlenebilmişti.

 

Ve “Ticaret helaldir” bahanesi ile mal üstüne mal yığan, sahip olduklarının sadece Allah’ın bir emaneti olduğunu görmezden gelerek, bu mallardan infak etmeyen yani hayata Muaviye’nin sarayındaki odalardan birinin penceresinden bakan Müslümanlar yüzünden de bu kadar taraftar toplayabilmişti.

 

Yani Mekke semalarından; Bilir misin nedir zor olan (Beled-12), şeklinde yükselerek, “Bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmak(Beled-13)”, Zor zamanda vermek (Beled-14), Öksüzün başını okşamak(Beled-15), Düşmüşün elinden tutmak(Beled-16), diye haykıran sesin, Tuzla ölüm tersanelerinde hayatını kaybeden işçilere rağmen başına oturulan şaşalı iftarlarda ya da can güvenliği olmaksızın yerin bilmem kaç metre altında kürek sağlayan maden işçilerinin feryatlarına rağmen çıkılan 5 yıldızlı tatillerde koparılan gürültü yüzünden artık duyulmaz olmasıyla, derya içinde deryadan habersiz balık gibi yaşamaya mahkum olmuştu binlerce genç insan da.

 

***

 

İşte bu yüzden, “İslami Sosyete” olarak adlandırılan insanların, en azından taşıdıkları Müslüman sıfatına layık olabilmek için biraz olsun özeleştiri yapmaya girişmek yerine, mal üstüne mal-eş üstüne eş katmakla meşgul olduklarını, bu adamların pek çok insanın açlık sınırının altında yaşadığı bir ülkede hiç utanıp sıkılmaksızın bu icraatlarını savunduklarını ya da Filistin’de Irak’ta kadınlar kefensiz gömülürken, bu kadınların en lüks modaevlerinin kreasyonları gururla üstlerinde taşıdıklarını gördükçe, “Allahım” diyorum kendi kendime…

 

Allahım, temel bir fizik kuralı değil midir ki bu; Etki, daima tepkiyi doğurur yani her etki karşıt bir tepkiyi de beraberinde getirir. Ancak sosyal hayatta oluşması gereken tepkinin mahiyeti, ne yazık ki fizik yasaları ile ölçülemez. Zira öyle olmuş olsaydı, bu denli büyük somut çelişkilerin ya da adaletsizliklerin de, insanlık lehine çoktan çözülmüş olması gerekirdi, öyle değil mi?

 

Etki, sosyal hayat içerisinde pek çok çarpık tepkiyi de beraberinde getirebilir. Binlerce genç insanın hayatlarına Müslüman olarak devam etmenin kendilerini haksızlıklar karşısında sessiz kılacağını düşünerek, İslam dininden uzaklaşması ve isyanlarını sol ideolojilerin çatısı altında dile getirmeye çalışması da bunun örneklerinden birisidir maalesef. Onların resimleri, İslam dininin devrimci özünden uzaklaştırıldığı toprakların, kafası karışık çocukları olarak asılmıştır zihnimizin duvarlarına. İçlerindeki sızının tek ilacının “Oku” diyen sese yanıt vermek olduğunu anlayamadan yaşamış olan binlerce genç insanın cansız bedeni boylu boyunca kaplamıştır adeta tüm hücrelerimizi.

 

İşte bu yüzden bugün Müslüman vicdanı, “İslami sosyete” olarak adlandırılan yeni sınıfın İslam’ı temsil noktasında yarattığı büyük dezonformasyona karşı, tıpkı dün Mekke semalarından yükselerek tüm Ebu Leheb iktidarlarının, mal-servet biriktiricilerin, komşusu açken tok yatanların korkulu rüyası haline gelmiş olan ses gibi sesini yükseltmezse, bu topraklar daha çok evladını başka mecralarda hak aramaya mahkum bırakacaktır maalesef.

 

Yani ıssız bir çölün ortasında toprağa gömülen Ebu Zer el Gıfari ile beraber duvara asılan Kuran ayetlerinin, “ticaret helaldir” şeklinde masallarla insanları uyutarak mal üstüne mal katmayı değil, infakı öngördüğü izah edilmezse daha çok genç, İslam’dan uzaklaşıp sosyalist de olacaktır, komünist de…

 

O zaman, İslam’ı temsil noktasında aşamadığımız sıkıntılar yüzünden, derya içinde deryadan habersiz bıraktığımız bu insanların hesabını kim verebilir ki Allah’a, bilm

Peren Birsaygılı
Peren Birsaygılı
 
Karakter boyutu : Normal Büyük Daha Büyük En Büyük
Samimi bir itiraf: Muhsin Yazıcıoğlu

Birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş
Aynı çıtırtıyla uyanan birer serçe
Hep aynı yerde karşılaşırdık tesadüf bu
Birer tomurcuktuk hayatın kollarında
Birer çiğ damlasıydık
Bahar sabahında gül yaprağında
Dedim ya;
Hiç yoktan susturuldu şarkımız
Göğsüm daralıyor
Yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle

 

Öyle zamanlar vardır ki hayatta, kendinizi bir anda büyük bir hesaplaşmanın ortasında buluverirsiniz.

Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını taşıyan helikopterin düştüğünü ilk öğrendiğimde, benim de iki kişi kıyasıya kavga etmeye başladı adeta içimde…

Birinin gözünden yaşlar akıyor, öteki bu yaşları silmeye uğraşıyordu tüm gücüyle.

Birinin yüreği yanıyor, öteki “evet üzücü ama abartmıyor musun biraz? ”diye azarlamaya çalışıyordu onu.

Birisi “ben de üşüyorum” diyor, öteki “yeter artık bu kadar saçmaladığın” diye kaşlarını çatıyordu…

Birisi “ben aslında seviyordum onu” diyor, öteki “yuh artık ya” diye öfkeleniyor ve ihanetle suçluyordu onu…

Ve öyle büyük bir imtihandı ki bu…

Zira bir vefat haberi, miras olarak bu denli acı bir hesaplaşma bırakmamıştı bana şimdiye kadar hiç.

Bu denli şiddetli bir deprem tesiri yaratmamıştı üzerimde. Böylesine acı bir yüzleşmeyi getirmemişti beraberinde…

Ve ben artık savaş meydanında yapayalnız kalmıştım. Adına türküler yakıp, uğruna ölmekle övündüğümüz bu topraklarda bir başınaydım adeta.

Hayatımın büyük bir kısmı boyunca düşman bildiğim insan yoktu artık işte…

Oysa ben çok üzgündüm…

Senelerce ölçüsüz bir husumet beslediğim o insan gidivermişti ansızın.

Oysa benim yüreğim yanıyordu.

Onun gidişinin ardından yüzlerce haber çıkıyor, ben ise kendime bile itiraf etmekten korktuğum büyük bir ızdırap içerisinde yalnız kalmak istiyordum sadece.

***

Yüreğimin sesini dinlemek için yalnız kaldım ve öyle çok düşündüm ki…

Uzaklaştım, öyle uzaklaştım ki kendimden…

Ve Allah biliyor ya; Hepimiz eşit derecede masum ya da eşit derecede suçlu idik, diye itiraf edebildim en sonunda.

Birimiz Mahir olmuş, bir başkası Muhsin, bir başkası ise Metin ne fark ediyordu ki? Adına türküler yakıp, uğruna ölmekle övündüğümüz bu topraklar üzerinde sahnelenen koca bir oyunun kurbanları değil miydik hepimiz de?

Sözcüklerimiz, gizlemeye çalıştığımız tereddütlerimiz, kırık ve örselenmiş yüreklerimiz yok muydu her birimizin de? Ve tıpkı şarkıdaki gibi aynı ormanda kaybolmuş birer yolcu ya da aynı çıtırtıyla uyanan birer serçe değil miydik?

Ve galibi olmayan bir kavga değil miydi bu aslında?

***

Zaten sahici değildi yüreklerimize ekilen bu nefret tohumları.

Zira senelerce ölçüsüz bir husumet beslediğim o insan gidivermişti ansızın oysa ben düşmanımı değil de, sevdiğim bir insanı yitirmiş gibi büyük bir sızı duyuyordum içimde.

Üşüyorum şiirini defalarca dinledim, üzüntüm daha da arttı.

O an anladım ki; Kendime bir türlü itiraf etmeyi başaramasam da, asla gerçekten nefret edememiştim ben ondan.

Ve düşündükçe resmin bütününü görmeye başladım iyiden iyiye.

İşte bu yüzden içimdeki zehri akıttım ve günlerdir benimle kıyasıya dalaşan o sesi susturdum.

Sessizlik oldu. Esaslı bir tokat yemiş gibiydim suratımın ortasına.

Düşünmekten yorgun düşmüştüm, bu hesaplaşma öyle yormuştu ki beni…

Ancak huzurluydum en azından.

Zira artık kolaylıkla telaffuz edebiliyordum; Evet, Türkiye mert bir evladını kaybetmişti.

Ve biliyordum ki; Bu topraklarda yaşanacak güzel günler, ezber değil vicdan sahiplerinin eseri olacaktı.iyorum?

 
 
 
Bugün 10239 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol